Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?

Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han? Feryâdım varır mı bârigâhına? Ölüm uykusundan bir lâhza uyan, Şu nankör milletin bak günâhına. Tahkire yeltenen tac-ü tahtını, Denedi bu millet kara bahtını; Sınad-ı sillenin nerm ve sahtını, Rahmet et sultanım suz-i âhına. Târihler ismini andığı zaman, Sana hak verecek, ey koca sultan; Bizdik utanmadan iftira atan, Asrın en siyâsî padişâhına. “Pâdişah hem zâlim, hem deli’ dedik, İhtilâle kıyam etmeli dedik; Şeytan ne dediyse, biz ‘belî’ dedik;

 

 

Çalıştık fitnenin intibahına. Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz, Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz. Sade deli değil, edepsizmişiz. Tükürdük atalar kıblegâhına. Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena, Bir sürü türedi, girdi meydana. Nerden çıktı bunca veled-i zinâ? Yuh olsun bunların ham ervâhına! Bunlar halkı didik didik ettiler, Katliâma kadar sürüp gittiler. Saçak öpmeyenler, secde ettiler. Bir asi zabitin pis külâhına. Bugün varsa Mustafa Kemal Şöhretinde herkes fuzuli dellal; Âlem-i mânâ’dan bak da ibret al, Uğursuz taliin şu gümrâhına. Haddi yok, açlıkla derde girenin, Sehpâ-yı kazâya boyun verenin. Lânetle anılan cebâbirenin Bu, rahmet okuttu en küstâhına. Çok kişiye şimdi vatan mezardır, Herkesin belâdan nasîbi vardır, Selâmetle eren pek bahtiyardır, Bu şeb-i yeldânın şen sabahına. Milliyet dâvâsı fıska büründü, Ridâ-yı diyânet yerde süründü, Türkün ruhu zorla âsi göründü, Hem peygamberine, hem Allâh’ına.

 

Sen hafiyelerle dem sürdün ancak, Bunlar her tarafa kurdu salıncak; Eli,yüzü kanlı bir sürü alçak, Kemend attı dehrin mihr-u mahına. Bu itler nedense bana salmadı, Bahalıydı başım kimse almadı, Seyrandan başkaca iş de kalmadı; Gurbet ellerinin bu seyyahına. Hoş oldu cilvesi Cumhuriyetin, Tadı kalmamıştı Meşrutiyetin, Deccal’a dil çalan böyle milletin, Bundan başka çare yok ıslahına. Lâkin sen sultânım gavs-ı ekbersin Âhiretten bile himmet eylersin, Çok çekti şu millet murada ersin Şefâat kıl şâhım mededhâhına. Rıza Tevfik Bölükbaşı * Rıza Tevfik ölüm döşeğinde bu şiir hakkında şunları söylemiştir: “Ben bu şiiri Türk milletine hakaret kasdıyla değil, tamamıyle aksi olarak, Türk milletini ölüme götüren bir zümreyi teşhir ve Abdülhamid Han’a edilen iftiraları tesbit gayesiyle yazdım.

 

31 Mart vakasını tertiplediği isnadı altında tahtından alaşağı edilen büyük hükümdar, bu isnadla, sade iftiraların değil, tertiplerin de en hainine hedef tutulmuştur. 31 Mart’ı tertipleyen İttihatçılar ve bu işe memur edilenler arasında bizzat ben varım. 31 Mart’ı kışkırtma ve körükleme işini Selim Sırrı ile Rıza Tevfik idare etti. Hasta yatağımdan söylediğim bu sözlere tarih kulak kabartsın.

(Kaynak: Ahmet Kabaklı, Temellerin Duruşması, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 15. Baskı, 1992, sayfa 140.)

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir