Önde gelen bir kamu kuruluşunun genel müdüründen dinlediğim bir anı: “Yaklaşık üç sene önceydi. O sırada İngiltere’deydim. Bir gece televizyon seyrediyoruz. BBC’de bir program. Bir de baktık Türkiye’den söz ediliyor programın bir yerinde. Denizin ortasında bir kız çocuğu. Çocuk bir kayığın içinde ve kucağında da bir Atatürk büstü. Büst ile ayakta durmaya çalışan kız çocuğu, bir görünüp bir kayboluyor dalgaların arasında. Sonra, kamera kıyıyı gösteriyor. Devlet erkânı sahilde sıralanmış.
Vali, belediye başkanı, komutanlar, herkes hazırolda.Neyse, tekne kıyıya yaklaşıyor ve kız çocuğu kucağındaki Atatürk büstü ile iniyor kayıktan. Devlet erkânı, komutanlar yine hazırol duruşunda. Meğer herkes o kız çocuğunun kucağındaki büst için selama durmuş. Ben BBC’nin neden böyle bir 19 Mayıs törenini ekrana getirdiğini düşünürken, “Dünyadaki Komik Olaylar programına Türkiye’den bir görüntüyle başlıyoruz,” sesi ile kıpkırmızı kesildiğimi hatırlıyorum. Oysa herkes kahkahalarla gülüyordu. İşte o zaman fark ettim bize doğal gibi gelen bu tür kutlamaların nasıl korkunç bir komediye dönüştüğünü…”

Kaynak:Temellerin Duruşması, Ahmet Kabaklı.